Başta bu lekenin daha önceki tırmanıcıların bıraktığı bir çöp olduğunu düşünürler, ancak yaklaştıkça aslında buldukları şeyin bir insan cesedi olduğunu farkedeceklerdir. İzleyen günlerde bir jandarma ve dağ bekçisinden oluşan kurtarma ekibi, bu cesedi buzdan çıkarmaya çalışır. Bulunan cesedin ne kadar özel olduğunun henüz kimse farkında değildir, herkes buzlar arasında sıkışmış bu eksiksiz insan bedeninin birkaç yıl önce bögede kaybolan dağcılardan biri olduğunu düşünmektedir. Ceset kısmen buzulun içine sıkışmış olduğundan, kurtarma ekibi havalı matkap ve benzer cihazlarla cesedin dışarıdaki kısmı ve etrafını sıkıştıran buza girişirler. Kaba kuvvet sayesinde buzdan kurtulan ama bu sırada da sol kalçası epey zedelenen bu talihsiz kazazede Innsburck yakınlarındaki bir morga götürülür. Ertesi gün, bu kazazedenin kimliğini belirlemek için otopsi yapmaya gelen tıbbi ekip bu karşılarındakinin pek de alışıldık bir ceset olmadığını fark eder. Alp dağlarının Ötztal bölgesinde bulunduğu için Ötzi adı verilen bu ceset, incelenmek üzere Zürih’e gönderilir. Yapılan detaylı inceleme ve çekilen çeşitli röntgenler sayesinde M.Ö. 3300 yılından gelen Buz Adam Ötzi‘nin 20. Yüzyıl macerası başlar.
Ötzi, 5300 yıllık yaşı ile bulunan en eski mumyalardan biri olmasının yanısıra, mumyalaşma şekli açısıdan da oldukça farklılık gösteriyor. Mısır firavunları ve diğer kültürlere ait, ritüel amaçlı mumyalanmış cesetlerin çoğunda iç organları bozulmayı engellemek için bedenden çıkarılıyor ve ölünün bedenine mumyalandırmayı hızlandırmak için doku içindeki sıvıyı uzaklaştıracak çeşitli kimyasal maddeler veriliyor. Bu işlem, hücrelerin su kaybetmesine neden olduğu için, bu tip mumyalara ‘kuru mumya‘ deniyor. Oysa Ötzi, bütün olarak, üzerinde günlük kıyafetleri, iç organları hatta midesindeki besin artıkları ile buzlar arasında mumyalaşmış. Böylelikle, bize Bronz Çağı Avrupası’ndaki insanlarının neler giydikleri, nelerle beslendikleri, genetik yapıları, ne gibi aletleri kullandıklarına ilişkin çok kıymetli bilgiler veriyor.
Yaş tayinlerine göre, Ötzi öldüğünde 45 yaşlarındaymış. Boyu 165 cm, ağırlığı 13 kg. Yaşarkenki kilosunun 50 kg civarında olduğu sanılıyor. Öldüğünde üzerinde farklı hayvan derilerinden yapılmış bir pantolon ve bir ceket varmış. Bunların üzerine, otlardan dokunmuş bir pelerin giyiyormuş, kafasında da ayı kürkünden bir şapka varmış. Ayağında karda yürümeye uygun, geniş tabanlı su geçirmez ayakkabılar olan Ötzi, belindeki kesede ve yanındaki sepetlerde de ihtiyacı olabilecek ufak tefek aletler, matkap görevi görecek bir alet, çakmaktaşı, kurutulmuş mantar ve böğürtlenler taşıyormuş.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder